VE RAB bana dedi: Kendine büyük bir tahta al, ve üzerine insan kalemile:
Maher-şalal-haş-baz* için, diye yaz;
2. ve şehadet etsinler diye kâhin Uriyayı, ve Yeberekyanın oğlu Zekaryayı kendime
sadık şahitler edeceğim.
3. Ve nebiyenin yanına girdim; ve gebe kaldı, ve bir oğul doğurdu. Ve RAB
bana dedi: Adını, Maher-şalal-haş-baz, koy.
4. Çünkü çocuk: Baba, ve ana, diye çağırmağı öğrenmeden önce, Şamın
zenginliği, ve Samiriyenin çapul malı Aşur kıralının önü sıra götürülecektir.
* Çapul koşuyor, yağma tez yürüyor.
5. Ve yine RAB bana bir kere daha söyliyip dedi:
6. Mademki bu kavm sessizce akan Şiloah sularını hor gördüler, ve Retsin ve
Remalyanın oğlu ile seviniyorlar;
7. bunun için, işte, Rab Irmağın kuvvetli ve bol sularını, Aşur kıralını,
ve onun bütün izzetini şimdi onların üzerine çıkarıyor; ve bütün yataklarından
yükselecek, ve bütün kıyıları üzerine taşacak;
8. ve Yahudayı basacak; taşıp içinden geçecek; ve boynuna kadar varacak; ve
kanatlarının gerilmesi senin memleketinin genişliğini dolduracak, ey İmmanuel.
9. Ey kavmlar, uğultu edin, ve kırılın; ey bütün uzak memleketlerden
olanlar, kulak verin; kuşanın, ve kırılın; kuşanın, ve kırılın.
10. Aranızda öğütleşin, ve hiçe çıkarılacaktır; bir söz söyleyin,
durmıyacaktır; çünkü Allah bizimledir.
11. Çünkü RAB, eli kuvvetle üzerimde iken, bana şöyle söyledi, ve bu kavmın
yolunda yürümemeği bana öğretip dedi:
12. Bu kavmın fitne dediği her şeye siz fitne demeyin; onların korktuğundan
korkmayın, ve ondan yılmayın.
13. Orduların RABBİ, takdis edeceğiniz odur; ve korktuğunuz o olsun, ve
yıldığınız o olsun.
14. Ve o makdis olacak; fakat İsrailin iki evine sürçme taşı ve tökez
kayası, ve Yeruşalimde oturanlara kapan ve tuzak olacak.
15. Ve onların arasında çoğu sürçecek, ve düşüp kırılacaklar, ve tuzağa
düşüp tutulacaklar.
16. Şakirtlerim arasında şehadeti bağla, ve şeriati mühürle.
17. Ve Yakub evinden yüzünü gizliyen RABBİ bekliyeceğim, ve ona ümit
bağlıyacağım.
18. İşte, ben ve RABBİN bana verdiği çocuklar, Sion dağında oturan
orduların RABBİ tarafından İsrailde alâmetler ve hârikalarız.
19. Ve size: Fısıldıyan ve mırıldıyan cincilere ve bakıcılara danışın,
derlerse; bir kavm kendi Allahına danışmaz mı? yaşıyanlar için ölülere mi
danışılır? diyin.
20. şeriate ve şehadete! Eğer bu söze göre söylemezlerse, gerçek onlar için
tan ışığı olmaz.
21. Ve çok sıkıntıda ve aç olarak içinden geçecekler; ve vaki olacak ki, aç
kalınca öfkelenecekler, ve kıralları ile Allahlarına lânet edecekler, ve yüzlerini
yukarı kaldıracaklar;
22. ve yere bakacaklar, ve işte, sıkıntı ve karanlık, acı iç karartısı! ve
koyu karanlığa sürülecekler.