EY adalar, beni işitin; ve uzaktaki milletler, iyi dinleyin; ana rahminde
iken RAB beni çağırdı; anamın karnında iken adımı andı;
2. ve ağzımı keskin kılıç gibi etti; elinin gölgesinde beni gizledi; ve
beni cilâlı bir ok etti; kendi ok kılıfında beni sakladı;
3. ve bana dedi: Sende izzet bulacağım İsrailsin, kulumsun.
4. Fakat ben dedim: Boşuna emek verdim, kuvvetimi boş yere ve beyhude telef
ettim; lâkin hakkım RABBİN yanındadır, ve ücretim Allahımın yanındadır.
5. Ve şimdi İsrail RABBE toplansın diye Yakubu tekrar ona getirmek için
beni kendisine kul olmak üzre (çünkü RABBİN gözünde ben izzet buldum, ve
Allahım bana kuvvet oldu) daha rahimden bana şekil veren RAB diyor,
6. evet, o diyor: Yakub sıptlarını yeniden yerlerine dikmek, ve İsrailin
esirgenmiş olanlarını geri getirmek için bana kul olman bir şey değildir; seni
Milletlere de ışık olarak vereceğim ki, yerin ucuna kadar benim kurtarışım
olasın.
7. İnsanın hor gördüğü, milletin nefret ettiği, hükümdarların kölesi olan
adama İsrailin Kurtarıcısı ve Kuddûsu RAB şöyle diyor: Sadık olan RABDEN, seni
seçmiş olan İsrailin Kuddûsundan ötürü kırallar görüp ayağa kalkacaklar;
reisler görecekler, ve secde edecekler.
8. RAB şöyle diyor: Rıza vaktinde sana cevap verdim, ve kurtarış gününde
sana yardım ettim; ve seni koruyacağım, ve seni kavma ahit olarak vereceğim ki,
memleketi pekiştiresin, ıssız kalmış mirasları paylaştırasın;
9. mahpuslara: Çıkın; karanlıkta olanlara: Açığa gelin, diyesin. Onlar
yollarda otlıyacaklar, bütün çıplak tepelerde otlakları olacak.
10. Acıkmıyacaklar, susamıyacaklar; sıcak ve güneş onlara vurmıyacak; çünkü
onlara merhamet eden kendilerine yol gösterecek, ve onları su pınarlarına
iletecek.
11. Ve bütün dağlarımı yol edeceğim, ve büyük yollarım yükselecek.
12. İşte, bunlar uzaktan, ve işte, bunlar şimalden ve garptan, şunlar da
Sinim diyarından gelecekler.
13. Ey gökler, terennüm edin; ve ey yer, meserretle coş; ve ey dağlar,
terennüme koyulun; çünkü RAB kavmını teselli etti, ve kederli olanlarına acıdı.
14. Fakat Sion dedi: Yehova beni bıraktı, ve Rab beni unuttu.
15. Kadın emzikteki çocuğunu unutabilir mi ki, kendi rahminin oğluna
acımasın? evet, onlar unutabilirler, fakat ben seni unutmam.
16. İşte, iki elimin ayasına seni nakşettim; duvarların daima karşımda.
17. Oğulların seğirtip geliyorlar; seni helâk edenler, ve seni harap
edenler içinden çıkacaklar.
18. Çepçevre gözlerini kaldırıp bak; onların hepsi toplanıyorlar, sana
geliyorlar. RAB diyor: Varlığım hakkı için, onların hepsini süs gibi
takınacaksın, ve bir gelin gibi onları kuşanacaksın.
19. Çünkü, viran ve ıssız yerlerin, ve harap edilmiş diyarın —
gerçek şimdi oturanlar için sen dar olacaksın, ve seni yutanlar
uzaklaşacaklar.
20. Evlâtsız kaldığın zamanın oğulları: Bu yer bana dar geliyor; bana yer
ver de oturayım, dediklerini kulakların yine işitecek.
21. O zaman içinden diyeceksin: Ben evlâtlarımdan olmuş, tek başıma,
sürgün, ve öteye beriye dolaşmakta iken bunları bana kim peyda etti? ve bunları
kim büyüttü? işte, ben yalnız kalmıştım; bunlar, nerede idi bunlar?
22. Rab Yehova şöyle diyor: İşte, milletlere elimi kaldıracağım, ve
kavmlara bayrağımı yükselteceğim; ve senin oğullarını kucaklarında
getirecekler, ve senin kızlarını sırtlarında taşıyacaklar.
23. Ve kırallar sana lala, ve kıraliçaları sana dadı olacaklar; yere kapanıp
ayaklarının tozunu yalıyacaklar; ve bileceksin ki, RAB benim; ve beni
bekliyenler utandırılmıyacaklardır.
24. Kuvvetlinin elinden çapul malı alınacak mı, ve usulüne göre esir
düşenler azat olacak mı?
25. Fakat RAB şöyle diyor: Kuvvetlinin de esirleri elinden alınacak,
korkunç adamın aldığı çapul malı da kurtulacak; çünkü seninle çekişenle ben
çekişeceğim, ve senin oğullarını ben kurtaracağım.
26. Ve sana işkence edenlere kendi etlerini yedireceğim; ve kendi kanları
ile tatlı şarap içmiş gibi sarhoş olacaklar; ve bütün beşer bilecek ki, seni
kurtaran RAB benim, ve Kurtarıcın, Yakubun Kadîri benim.